Birincisi:
İdrardan sonra çıkan sıvı büyük ihtimalle vedîdir. Vedî; yoğun, beyaz, sıvı bir maddedir ve genellikle idrarın ardından çıkar. Vedî, idrarın çıkmasından sonra birkaç damla olarak düşer ve bu da abdesti bozan bir şeydir.
İmam Navevî (rahimehullah), mezî ve vedî arasındaki farkı şöyle açıklamıştır:
"Mezî, beyaz, ince, kaygan bir sıvıdır ve cinsel arzuya bağlı olarak çıkar, ancak çıkışı şehvet uyandırmaz. Çıkışından sonra bir tatmin hissedilmez ve çıkışı hissedilmez. Bu durum, hem erkekler hem de kadınlar için ortak bir konudur.
Vedî ise, beyaz, bulanık ve kalın bir sıvıdır. Yoğunlukta menîye benzer ancak daha bulanık ve kokusuzdur. Vedî, genellikle idrara çıkıştan sonra veya ağır bir şey kaldırıldığında çıkar ve birkaç damla olarak düşer."
Alimler, mezi ve vedinin çıkışıyla gusül gerektirmediğine dair icma etmişlerdir.
(el Mecmu, 2/160)
Şeyh İbn Cibrîn (rahimehullah), idrardan sonra bu tür sıvının çıkması ile ilgili soruya şu şekilde cevap vermiştir:
"Bu sıvı, bilindiği gibi idrara bağlı olarak çıkan vedîdir. İdrar sonrası sızan bu sıvı, gusül gerektirmez, sadece abdest bozar. Bu durumda, sadece cinsel organınızı yıkayıp abdest almanız yeterlidir. Gusül, ancak cinsel ilişki veya güçlü bir hazla meydana gelen tazyikli akan meni için gereklidir. Bu sıvı idrar gibi akar ama meni gibi yoğun bir şekilde dışarı atılmaz." (Fatâvâ İslâmîyye, 1/226)
İkincisi:
Eğer bu damlalar sadece idrardan sonra akıyorsa, bu durumda sürekli idrar kaçıran bir rahatsızlık olan sürekli idrar sızıntısı değildir. Bu durumda, her namaz vaktinde önceden, bu damlaların akması duracağı bir zaman diliminde hazırlanmalısınız. Üzerinize bu sıvı yayılmasın diye bir bez veya peçete kullanabilirsiniz. Böylece sadece bu bezin değiştirilmesi gerekir, bu da elbiselerinizi yıkamaktan daha kolay olacaktır.
Eğer bir bez veya peçete kullanmayı unutur veya sıvı elbiselerinize yayılırsa ve elbiselerinizi değiştirmek veya yıkamak sizin için zor olursa, namazı o elbiselerle kılmanızda bir sakınca yoktur.
Şeyh İbn Bâz (rahmetullâhi aleyh) şöyle demiştir:
"Sürekli idrar kaçırma hastalığı olan bir kimse, tedavi bulamazsa her namaz vaktinde abdest almalı, bedenine bulaşan pislikleri temizlemeli ve eğer zor değilse namaza özel temiz bir elbise tahsis eder. Zorlanırsa buna dair bir sıkıntı yoktur. Yüce Allah şöyle demiştir: “dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır”. Başka bir ayette: “Allah sizin için kolaylık ister, zorluk istemez.” Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ‘Sizden herhangi bir şey istedim mi, gücünüz yettiği kadar yapın’ demiştir."
Bununla birlikte kişi necasetin bedenine ve elbisesine bulaşmaması için gerekli tedbirleri alır. (Fatâvâ İslâmîyye, 1/192)
Söz konusu damlaların kesileceğini bildiğiniz hâlde, gelmeye devam ettiği sürece namaz kılmanız câiz değildir – bu durum, cemaatle namazı kaçırmanıza sebep olsa bile.
Daimî Fetva Komisyonu’na yöneltilen bir soruda şu husus gündeme getirilmiştir:
“Bir kimse idrar tutamama (salisü’l-bûl) rahatsızlığına maruz kalmıştır. Tuvalet ihtiyacını giderdikten sonra belirli bir süre idrar damlaması devam etmektedir. Bu durumun sona ermesini beklemesi hâlinde cemaatle namazı kaçıracaktır. Böyle bir durumda ne yapması gerekir?”
Komisyon şu şekilde cevap vermiştir:
“Eğer söz konusu sızıntının belirli bir süreden sonra sona ereceği biliniyorsa, bu kimsenin, sadece cemaat faziletine erişmek gayesiyle, sızıntı devam ederken namaz kılması câiz değildir. Yapması gereken, bu hâlin sona ermesini beklemek; ardından temizlenip abdest almak ve namazını edâ etmektir – cemaati kaçırsa bile.
Buna ilâveten, namaz vakti girdikten sonra mümkün olan en kısa sürede tahâret ve abdest işlemlerini gerçekleştirmeli, Bu şekilde davranması hâlinde cemaatle namaza da yetişmesi umulur.” (Kaynak:Daimi Fetva Komisyonu 5/ 408)
Üçüncüsü:
Hac konusuna gelince, bu yıl hac yapıp yapmamak tamamen size bağlıdır. Eğer tedavi olup daha rahat bir şekilde hacca gitmek isterseniz, seneye de erteleme hakkınız vardır. Hac için tedavi sürecinizin bitmesi, size daha kolay ve rahat bir hac yapma imkânı tanıyacaktır.
En doğrusunu Allah bilir.
